Aşkım
  Aşkıma Son Gönderdiğim Şiirler
 
Kopkoyu bir sis icinden acan gunes gibi her zaman oldugu gibi yine aklimdasin,benimlesin. Yagan yagmurlarla islatiyorum yuzumu. Sensizligime agladigimi kimse anlamasin diye. Birlikte gecirdigimiz tatli anlar hep aklimda. Hepsi cok guzeldi ve oykesine tatli. Hele ben sana sarilirim sen yola bak deyisin en tatlisi. Sonra yatagima uzaniyorum senli hayallerle. Uyuyorum duslerimde ,uyaniyorum her yanimdasin. Ama yine icten ice agliyorum,kaniyorum hasretine. Kahrediyorum zamanin icindeki zamansizligima. Bogazimda asirlar once dugumlenmis bir dugum. Yutkunsam gideceksin,yutkunmasam olecegim. Ah sevdam oyle ozledimki seni. Keske hep bakabilseydim o yosun yesili bal katilmis gozlerine. Keske tuttugum o sicak ve ipeksi ellerini hic birakmasaydim. Yeryuzunun en derininden isik hiziyla cikan kor lavlar gibi askimiz. Yeryuzune bir an once cikip sogumak istiyor. Bir yandanda yillar once ekilmis minnacik bir tohum gibi yeryuzune cikip gunese kavusmak buyuyup serpilmek istiyor. Askimiz hala ilk gunku gibi saf,temiz,heyecan dolu ve tutkulu. Birlikte gecirdigimiz her saniye omre bedeldi askim. Yillardir askimiza baharlar,yazlar,siirler,sarkilar,sirlar,sozler biriktirmistim ama hic birini soyleyemedim sana. Cunku sende biriktirmistin ayni seyleri. Sadece gozlerimize bakarak anlattik birbirimize diyemediklerimizi. Ozlemim,siirim,sarkilarim,hasretim,bitanem,askimmmm seni cok seviyorum.



Aşksız ve paramparçaydı yaşam
Bir inancın yüceliğinde buldum seni
Bir kavganın güzelliğinde sevdim.
Bitmedi daha sürüyor o kavga 
ve sürecek
Yeryüzü aşkın yüzü oluncaya dek!

Yeryüzü Aşkımıza biat edene dek.

 

Aşk demişti yaşamın bütün ustaları
Aşk ile sevmek bir güzelliği
Ve dövüşebilmek o güzellik uğruna.
İşte yüzünde badem çiçekleri
Saçlarında gülen toprak ve ilkbahar.
Sensin O,seni sevdiğim o kavga,
Sen o kavgamda güzelliğimsin...

Bir inancın yüceliğinde buldum seni
Bir kavganın güzelliğinde sevdim.
Bin kez budadılar körpe dallarımızı
Bin kez kırdılar.
Yine çiçekteyiz işte yine meyvedeyiz
Bin kez korkuya boğdular zamanı
Bin kez ölümlediler
Yine doğumdayız işte, yine sevinçteyiz.
Bitmedi daha Bitmeyecek sürecek o kavga

yeryüzü aşkın yüzü oluncaya dek!

Yeryüzü Aşkımıza biat edene dek.

 

 

Geçtiğimiz o ilk nehirlerden beri
Suyun ayakları olmuştur ayaklarımız
Ellerimiz,taşın ve toprağın elleri.
Yağmura susamış sabahlarda çoğalırdık
Törenlerle dikilirdik burçlarımıza.
Türküler söylerdik hep aynı telden
Aynı sesten,aynı yürekten
Dağlara biz verirdik morluğunu,
Henüz böyle yağmalanmamıştı gençliğimiz...

 

Saraylar saltanatlar çöker
Kan susar birgün zulüm biter.
Menekşelerde açılır üstümüzde
Leylaklarda güler.
Bugünlerden geriye,
Bir yarına gidenler kalır
Bir de yarınlar için direnenler...

Yeryüzü aşkın yüzü oluncaya dek!

Yeryüzü Aşkımıza biat edene dek.

Bitmeyecek sevdamız bitmeyecek.



Sevdigim
Sarkilar susar sen yoksan.
Ben susarim,yurek susar.
Bir aci dugumlenir bogazima.
Ciceklerim sensizligime agitlar yakar.
Sen yoksan yarin yok dun yok.
Boslukla dolar butun bosluklar.
Takvimler doner,Lakin gun donmez.
Agitlar yukselir dort bir yanimda.
Dualar yukselir,dilekler arsi kaplar.
Beklemeye takilirim her saniye.
Umut umutsuzlugun icinde sakli.
Geldi derim,gelecek derim.
Gele gele bensiz hayalin gelsede.
Gokyuzundeki en parlak yildizimsin.
Seni her daim geldi sayarim.
Yoklugunla sohbet ederim yoksan.
Sen kadar neseli,senin kadar tatli. Sen yokken hayat hep karanlik sevdigim.
Ya varsan hayalleri tasar dort bir yanimdan. 
Cunku varken Gunes daha sicak ve bir baska aydinlatir dunyami.
Sen yoksan.
Tam dedigim her tarafim noksan. 
Yasayamadiklarimizi yasadim saymak tek tesellim.
Sen icimde kanayan sevdanin sahibi. 
Hasretin dayanilmaz prangalar vurur bedenime.
Ya gel de! Yada gel! Yada gel!.
Ozlemlerimizin,Ukdelerimiz kesisme noktalarinda BIR olalimmm...
Seni cok seviyorum sevdam.

Seni Özlemek

Seni özlemek kar çiçeği olmaktır
Bahara hasrettir seni özlemek
Geceyi gündüzü unutmak
Hatıraları koyup karşıya
Gözlerinde kaybolmaktır seni özlemek

Umuttur seni özlemek, 
Gündüz hayaldir gece rüyadır seni özlemek
Seni özlemek yeniden doğmaktır 
Saçlarının kıvrımlarında
Dudaklarının tebessümlerinde kaybolmaktır seni özlemek

Beklemektir seni özlemek bazen üzgün
Bazen sabırsızlıktır
Kıvranmaktır bazen basan sıcaktan
Bazen terden boğulmak
Bazen yalnızlıktan üşümektir seni özlemek

Seni özlemek 'Yeter!' demektir, 'Gel!' demektir
'Gitme!' demektir, 'Kal!' demektir
Dudaklara acı bir tebessüm koyup
Varlığında da yokluğunda da sen deyip
Ölesiye sevmektir seni özlemek


Seni özlemek

Seninle yepyeni, tertemiz bir başlangıçtı her kavuşmalarımız. Çıplağım, karşında arınmış durumdayıkm. Yaşamın iki yüzlülüğünü, yalancılığını, ihanetlerini, kalleşliklerini soyunup karşına en saf, en yalın benliğimle çıktık. 
Sana ait olanı yaşamak istiyorum ben. Aşksa aşk, sevinçse sevinç, hüzünse hüzün, acıysa acı… Senden gelen hiçbir şey gocundurmaz beni. Sen olduktan sonra her şeye dayanabileceğimi biliyorum. Gözlerindeki derin uçurumlarda bir dağcı edasıyla gezinmek mutlu ediyor beni. Seni her gün yeniden keşfediyorum. Bu keşifte yolumu kaybetmeme imkan yok. Pusulamda rehberimde sensin. Karanlık yollarda ışığımda sensin. 
Demet demet çiçek oluyorsun. Ben o çiçek tarlasının acemi bahçıvanı, birini koklasam diğerinin hatırı kalır diye üzülüyorum. Neyse ki her gün yeniden açıyorsun. Ve ben o renk renk çiçekleri bir daha koklama şansına sahip oluyorum.
Ne desem de sevda mı anlatsam diye düşünüyorum. Bu güne kadar söylenmiş en güzel sevda sözcükleri bile sana duyduğum aşkı ifade edemeyecek diye korkuyorum. Dünyanın bütün dilleriyle “Seni Seviyorum” desem yetmeyecek biliyorum. 
Bana geldiğinde tatlı bir ürperti kaplıyor bedenimi. Hafif bir meltem nasıl gıdıklarsa insanın vücudunu öyle oluyorum işte. Ama senin dokunuşların bu dünyadan uzaklaştırıyor beni. Kendimi lacivert bir okyanusun ortasında buluyorum. İçimdeki sonsuzluk duygusu büyüyor. Hiç bitmesin istiyorum dokunuşların. 
Nereye gidersem gideyim yanımda götürüyorum seni. Hiç yalnız değilim bu yüzden.Ne gecelerim sensiz geçiyor, ne gündüzlerim. Yaptığım her şeyde, attığım her adımda mutlaka sen de varsın.
Özlemek aşkın yaramaz çocuğu. Ben o çocuğu bile uslandırdım artık. Özlenen sensin çünkü. 
Sen benim için bu dünyada özlenmeye değer tek şeysin. Karşıma nasıl çıktığının önemi yok.Biz buna hayatın sürprizi diyelim.
Hani bir piyango bileti alır cüzdanında unutursun da haftalar sonra hatırlayıp listeye baktığında ikramiye kazandığını görür, sevinirsin ya… 

:: :: Seni Yaşıyorum ve Senli Rüyalara hayalinle Dalıyorum :: ::

Aramızda aşılmaz dağlar var. Hasret kokusu sinmiş dört 
duvar arasında, senin yanında olan ruhumu, seni, aşılmazlığı aşmış olduğumu düşünerek, nasırlı ellerimle sana sesleniyorum. Senin hiç bir zaman dayanamayacağın feryatlarım, sigaramın dumanıyla hasret kokan havaya karışırken bu cansız bedenlerde de bir sır olarak bütünleşiyor.

İmkansız oldukça tutkulaşıyorsun yüreğimde, sana bir ömür boyu imkansızım olmanı söylerken, seni yazan nasırlı ellerimi uzattığımda, sen ellerimi ellerimden esirgemiş ve imkansız olmayı reddetmiştin!.. Şiirlere hayranlığını sevmiştim; şiirliğini ve sonradan mısralarında yerini sessizce alacağını bilmeden…

Herkes güzelliğine hayrandı bense senin çocukluğunun maskesinde gizlenen olgunluğuna aşıktım… Hayat denen bu sahnede sana verilen rolü ne kadar iyi oynuyordun… Dilin “yüreğe” değer verdiğimi söylüyordu, ruhun ise kalıplaşmış zarfların ve kısır duyguların arasında geziniyordu. Yalanların arasında doğruları arıyordun. Yüreğimde yaşadığım aşkı artık bedenleştirmek istediğimde, buna layık olarak seni gördüm. Ama yine aşkı yüreğimde yasamama sebep

oldun ve imkansızlaşmayı reddederken ben aslında imkansızlaştığımızın farkında  …

. Biliyor musun bitanem seni ilk günden daha fazla aşkla seviyorum. Bir çığ gibi yüreğimde büyüyorsun…


Meğer ne çokmuşsun bende…

içimdeki onca kalabalığa rağmen yalnızım…Meğer ne çokmuşsun bende.

Sen gittiğini sandın değil mi?Ben de öyle sanmıştım…
Ama hayır…Her şeyinle kalmışsın, giden sadece bedenin olmuş.Ruhun bende kalmış, gözlerin bende…
Hasretin bende kalmış, özlemin bende…Sen bende kalmışsın, ben yalnızlığın içinde…

Gözlerinin yeşilinde şimdi gecelerim…Susuşlarının sessizliğinde hayallerim…Sessiz çığlıklar biriktiriyor yüreğim…Yağmura inat akıyor gözyaşlarım…Engel olamıyorum, engel olmak istemiyorum.Yüreğimdeki bulutların resmidir onlar.Onlar katıksız bir sevdanın isimsiz şahitleridir.Dokunamam ki onlara…Onlar, bana senden tek hatıra.

Yağmur yağıyor bugün yine.Yüreğimin en kuytu köşelerine vuruyor damlaları…Sen de böyle bir günde gitmiştin…Yine yağmur yağıyordu, yağmura karışıyordu gözyaşlarım.Sen anlamıyordun sevgilim…Yüreğimden akanları yağmur sanıyordun.Bir sevda daha yağmura karışıyordu ve damla damla eriyordu aşkımız…Gözlerimizin önünde bir bitiş sahneleniyordu ve son perdeyi oynuyorduk ikimiz.Peki ama neden bu kadar zordu “Hoşçakal” demek?Zordu ; çünkü senden sonra “Hoşça” kalmak mümkün müydü sevgili, mümkün müydü?..
Sen yüreğimde, yüreğim avuçlarımda şimdi.Yaşanmamış zamanlar, can çekişen umutlar kaldı bu sevdadan geriye… 
Şimdi gitmelerin değil başlamaların mevsimi…Yüreğimi alıp geliyorum ben de. Geçmişte kalan yalnızlığımı da azık yapıyorum kendime…Nereye mi?Yağmurların hiç durmadan hiç yağmadığı en uzak sahillere…Yani yanına…Belki , belki oralarda, bu sevdanın şahitleri, yağmura anlatırlar sevdamı, benim sana anlatamadıklarımı… 


Şimdi uzaktasın ama biliyorum bir gün döneceksin geleceksin tekrar tutacaksın elerimi herkese inat gezeceğiz bu sokaklarda tekrar dokunacak tenin tenime zor bu ayrılık. Bir gün sana tekrar kavuşacağımı bilmesem inan inan çekemezdim bu hasreti son verirdim hayatıma 
Çünkü sensiz yaşamam imkansız artık seni çok seviyorum bitanem bunu bütün dünyaya haykırmak istiyorum artık yanına gelmek seninle olmak seninle yaşlanmak istiyorum ve seninle ölmek istiyorum bitanem o kadar çok şeye ğöğüs gerdikki seninle artık ağlamak değil hasret çekmek değil mutlu olmak istiyorum seninle işte geldim yada gel demeni bekliyorum seni hayatımdaki herşeyden çok seviyorum bitanem


HASRET RÜZGARI

 

 

senden ayrı saatler gün, günler yıl, yıllar mevsiz, mevsimler asır gibi... senden ayrı kalbimde dinmeyen bir sızı... hasretenden örülü bir özlem kaneviçesi hayat; dokusu gözyaşı, ilmegi ızdırap, düğümü çile olan.. senden ayrı gözlerim buğulu, yüreğim uğultulu tepeler gibi feryatlı figanlı. dudaklarımda serenatlar, senilerimde dualar, ellerimde bilekçeler, kalamlemimde sana özlemle yazılmış dilekceler... Senden ayrı baharlar kış, kışlar ise zemheri oldu. Yıldızları söndü mehtabın. Asuman karardı, karardıkça karardı, zalam zalam geceye döndü... Senden ayrı içimde binbir burkuntu. 'Gel!' çağrılarıyla örülü bir melodi özümde. Sözümde bir orman yangını; her alevi hasret, her kıvılcımı özlem yüklü. Senden ayrı acılarım katmerlendi. Dizlerim daha da dermansız kaldı. Kalbim taşıyamıyor yükü, ruhumun kanadı kırık bir yaralı kuş gibi kuytularda gizlenmeye durmuş. Kalbi küt küt. Her taraf avcı, hem de acımasız sayyadlar... Gözlerim dolu, sinem de dolu... Yolu görüyorum ama öncüm yok; yol gösteren uzakta, kalbimi ona bağlayıp, hislerimle yakalamaya çalışıyorum düşüncelerini, rüyalarımla anlamaya çalışıyorum. Bazen kaşları çatık bir silüet giriyor hayallerimi, bazen kederli bir çehre rüyalarıma.. Ama gülümsediği de oluyor. Bana selâm gönderdiği de... Gece yakarışlarında, gündüz açlık ve susuzluk anlarında çakıyor bir gamze gibi ufkumda... Çakırkeyf olduğumuz dakikalar yüz çizgileri kederli bir görüntü, iki büklüm inleyen bir muzdarip, çizgileri keder tufanıyla buruk bir bakış, zonklayan bir şakak, yücelere açılmış bir çift el gördüğümüz.. Senden ayrı içim sızım sızım. Yalnızlık kol geziyor obamda, ovamda. Kimsesiz yavrulara döndüm.. Yetim ve öksüz.... Ey özüme binlerce kıvılcım salan ateş dokulu yürek! Ey soluğuyla içime bahar dirilişi sunan! yitik cennetimi avuçlarıma koyangüzel, elmas kalem sahibi! Gel!... Ve hasretimiz ebedi bitsin...

SEVDİĞİM

Ahh yanımda olsan şimdi sevdiğim,
Deli gibi sarılsam sana, öyle hasretimki... 
Elimi kalbime koyduğum her an seni yanımda bulacakmış gibi oluyorum. 
Sessizce adını fısıldıyorum Gözlerimi kapayarak. Sıcaklığın sarıyor dört bir yanımı. 
Buz gibi odam birden sıcacık bir mekana dönüşüyor. 
Özlüyorum birtanem. Sensizlik çok zor, üşüyorum... 

Yazıyorum şuan hissettiklerimi, yazmaya çalışmak kar etmiyor çünkü inan hissettiklerimi yazmaya kelimeler yetmiyor. Meğer ne kifayetsizmiş sözcükler aşkın yanında, Gözlerine bir kere bakmam bir romanı yazmama yeter. 
Hiç bir şey yerini tutmuyor senin. 
Soğuk klavyemin tıngırtıları beynimi kemiriyor adeta,

Yoksun sevdiğim yoksun işte... 
Müziğin her notasında sen varsın sanki 
Bak ne diyor şarkıda , Onur Akın 

"Geceyi sana yazdım sızımı sana 
Tutundum güzel sesine tenine tutundum..." 
Yanarım sana.... 

Sensizim sana koştum iklimler boyu 
Uykular yanan liman uykular haram 
bir vapur geçer dalgasında savrulan ben 
Yanarım sana... 

Bir gece daha geçti en insafsızından, ayrı kalmak çok zor sevdiğimm. 
Yetmiyor yazmak hasretimi gidermeye 
Yetmiyor hiçbirşey senin özlemini gidermeye. 
Anladım ben sensizken yarım kalmış bir roman gibi anlamsızım. 
Unutma sevdiğim, 
ne kadar uzakta olursam olayım yine sendeyim.

Diliyorumki; 
Birgün uzaklarda yakın olacak, ve sen benimmmmm.


VAZGECILMEZIM

Ne çok özlemisim seni.Seni düsünerek kurduğum ve rüyalarımad delice sarılıp dizlerinde agladıgım sevdana ne cok özlemisim..Rüzgar olup saclarının dagılışını , esen yelde saclarını bukle bukle omuzlarından beline dökülüsünü özlemisim ben..Gece yarısı gözlerin düsüyor aklıma bir yıldız gibi..Gözlerinde sanki bir gece saklı..Gözbebeklerinde ise yıldızların en güzeli parlıyor..Dagılan saçlarının arasından teninin kokusunu cekiyorum icime...Gözlerine dalıyorum gözbebeklerinde bir ömür boyu yasayıp özleminde alev alev yanmak icin..Aman Allahım tenin büyüleyici kokusu..Hangi ciceğin kokusuydu bu ? Menekselerin mi sümbülllerin mi yoksa akasyaların mı kokusuydu bu ..hayır bu sadece Cennetin bahcelerinden gelmis bir kokuydu...Mest oldum bir an sana..Yeniden asık oluyorum sana..Yeniden seviyorum seni..Sanki gözlerimin önündeki deniz kızıydı belki de ..Öyle tutulmusum ki sana..Tarif edilmez duyguların icinde özlemini cekiyorum icime...Senin kalbinde buldum baharları..Ucurumun kenarındaki kalbimimle sadece saan tutundum..Kalbimin kurak cöllerine düserdin damla damla..Karanlık geceden korktugumu bilirken her gece yıldız yıldız düserdin gözbebeklerime.. 

Ne cok sevmisim seni..özlemlerinde yandıgım, sevgiye susadıgım yalnızlık cöllerinde kana kana ictigim, kalbime ismini sevgilerimle kazıdıgım canımdın sen..Seher vakitlerin soğuk gül yapraklarının ılık dokunuşlarındadır ellerinin nazeninligi, beni benden alan baharın güzelliklerine masum güzelligini katan sebnemleri bile kıskandıran tatlı gülüşlerindir..İçimde büyüttüğüm mavi kusların kanatlarında saklıdır sana olan sevdamın beyaz umutları.. 

Ne cok özlemisim seni...uykuya haram gözbebeklerimle bir an dalsam düslere beyaz gelinliğinle geliyorsun bana..Hayran hayran bakakalıyorum sana..Kırların en güzel ciceklerini toplayıp tac yapıp saclarını süslemişler..Gecenin aydınlık yıldızlarını gözbebeklerine verip yüzüne güllerin en güzel gülüşünü bırakmışlar.. 
Of ya uyanmak istemiyorum hayallerimden..Tatlı hayallerinin arasında huzur dolu yüregim...uyandırmayın beni..Bu kadar özlemisken seni; rüyalarımda yasamalıyım belki bu mutlulukları.. 

Tam hayallerimden uyanıp gözbebeklerimi günese cevirmisken aklıma düsüyor özlemin...Bu gece gelecektin..Gittigin diyarlardan kalbime kesin dönüş yapacaktın..Adı konulmayan bir heyecan var .Bekliyorum seni...Sen geleceksin ya bakma bana bos bos odaları kacıncı kez dolastıgıma..Mırıldanıyorum kendi kendime...Senin özleminde bir sigara daha yakıyorum..Biri bitmeden birisini daha yakıyorum..yanan sigarayla beraber senin özleminde bende yanıyorum alev alev. 

Bir an merdivenlerden bir ses duyuyorum.Ayak sesiydi bu.Aman Allahım, yoksa bekledigim özlemi gözlerimde tüttügü sevda cicegim mi geliyordu...Heyecan daha artıyor..Terledigimi, ellerime bir titreyisin girdigin farkında bile degiliim..gömleğimin bir düğmesini acayım..Terim sinmesin Belki kötü kokar sana..ne cok özlemisim seni...Ürkek bir ceylan gibi yüregim..Dilim susarken kalbimin tüm hücrelerinde senin özleminin alevi yanıyor..Sanki bu gece deniz tüm dalgalarını bana vermişcesine nefesim 
gel-gitlerde kesiliyor..Sanki karanlık gece tüm yıldızlarını gözbebeklerime armagan etmiscesine gözlerimin ici ısıl ısıl..Sen geleceksin ya...Özledigimi karsılayacagım ya bu gece..Kendi kendime nedir bu telas diye sorarken ayak sesleri yakınlasıyor..yaklaştıkca sesi bir yakından geliyor.. 


Bekledigim zil caldı sonunda..Kimsiniz diye sormayacağım.neden sorayım ki sendin kapının ardındaki..uzun zamandır özledigim canım sendin..Bir nefes kadar yakınsın..Canım diye sarılacagım sana..Ve ne kadar özledigimi anlatacagım sana..Meğer ne cok özlemisim seni...Bu gece özlemlerimde bir kez daha sana sevgimi anlatacagım ve seni dizlerimde uyutacağım..Seni seviyorum gözbebegim..Canım uzaklarda olsan da hiç gelmeyecek olsanda seni cok özledim.. 


-Yüreğini Sevdim-


Bir hüzün var sesinde, 


Şarkılardan mı dersin? 


Nağmelerinin çıkmazlarında 


Yine seni alıp götürdü mü uzaklara? 


Boynunu büküp yurtsuz, biçare; 


Dalıp kaldın mı duvarın bir kenarına? 


Şu an arkana yaslanıp, 


Şarkının sözlerine mi bıraktın 


Yaralı yüreğini..? 


Bir film karesi gibi yaşadıkların mı 


Geçiyor gözünden? 


Yaşarken anlarını 


Yaşlar mı süzülüyor 


O doyasıya bakamadığım gözlerinden? 


Hangi filmin kahramanı yaşıyor bedeninde? 


Sesinden hissediyorum sadece 


Yüreğinin yangınını.. 


Öyle bütünledim ki seni yüreğime 


Öyle işledim ki içime, 


Bakışının her halinden, 


Dudaklarının arasındaki sözcüklerin 


Her harfinden anlıyorum ne halde olduğunu.. 


Ben seni böyle bir duygu ile sevdim 


Senin sadece yüreğini sevdim sevdiğim. 


Aç gözlerini! 


Yüreğinde yer bulmaya geldim



YILDIZLAR

Yildizlar gece dogarmis ya gulum
Benim gecelerim sensiz hep zifiri karanlik.
Gunes en guzel baharda acarmisya.
Ben sensiz hic bahar yasamadimki.
Bu gun baktim her yer rengarenk ciceklerle dolu.
Oysa sensiz bir anlami yok o guzelliklerin.
Ben sensizim yine bu gece.
Hic senli gunlere uyanamadim.
Hic senli gecelerde gozlerine bakarak  geceye doyamadim.
Kollarimla sarmalayamadimki seni hic. 
Icimde binbir ukte hepsi sana dair.
En cokta geceler kaniyorum sensiz.
Ah Safiyem. Gelki guldur artik yuzumuzu.
Hic mi hakkimiz yok mutlu olmaya. Tv de Dirilis Ertugrul izliyorum. Ve hep aklimda sen.  Zaten her seyde seni hatirlatiyor bana. Biliyormusun secimle ilgili marslar caliyorya. Hayir cilarin caldigi sarkilarda bile ssana dair bir seyler buluyorum.

ÖLÜRÜM

Kimseye soramıyorum seni!
Kirlenme diye hiç
öpmedim ya…
Belki başkasını seversin diye,
hiç söylemedim sana sevdiğimi.
Bilmiyorsun,
boğazımda düğümsün!
Yutkunsam gideceksin,
yutkunmasam…
Ölürüm…!


Aşkım
Yaşadığım her acının sonuna
Mutlaka iliştiriyorum seni
Cümlelerimin en görünmez yerine
Her derdimi anlatıyorum
Ve alamıyorlar ismini ağzımdan
Saklanıyor anlamın kelimelerimde
Hep yaşadığımı
Anlayacaksın okuduğunda
Hüzünlerim eğitildi çünkü
Kalbinin anaokulunda
Hataydı
Bırakmak sana korkusuzca
Aşkımın çocukluğunu……

  
Eylül Güneşi
Canımı dökerken yürek yapraklarım
Sakın bırakma gözlerimi efkara
Ömre bedel hasretine vur beni
Ölümü sun ellerinle
Gül bahçesi özlemlerin içinde
Nağmerdim kaçarsam.
Elimi tut Eylül güneşi
Sensizlik düşürme içime
Sevginden mahrum
Her nefes ölümdür bana…
Gel desen renklerime
Can-ı gönülden
Bir kez daha…
 zulmü
Delice çarpan yüreğimde
Ömrüm kadar güz’üm…
Yokluğun yağmalarken geceleri
Bırak sararıp dökülmeyi
İki kelimelik bir söyleyiş
Bir kez daha…
Önceleri Düş’tüm oysa
Sevdalı günlerini anarken sözün
Gitmeleri düşürdün içime
Zifir karanlıkları devirdin
Sensizlik doldu günlerime
Kaç damlaydı yokluğun gözümde
Ciğerim kan revan
Kabullenmek zor
Yüreğim kor…
Dilimden düşmeyen bir nağme
Hercai bir türkü
Ağlamak kadar
Sarıldı her hücreme
Deli divane
Gel insaf eyle…
Virane efkarımı dağıt gelişinle
Son ateşini yak baharımın
Gecenin şarap renginde
Gamzelerimden dudaklarıma ak
Ellerinin yağmuru okşarken saçlarımı
Nefesinin rüzgarında kurut
Karanlığıma güneşi uyandır
Gözyaşım kalsın yıldızsız gecede
Tebessümünü nakşet belleğime
Yaşama sebebimken uzaklar
Bil ki,
Dudaklarının her kıvrımı
Ömrüme ömür katar…
Gecelere mühürlü sorgusuz yorumlarla
Elimi tut ey sonbahar
Hüznünle yor beni
Geç kalmışlığımı affet
Gölgesinde Eylül’ün
Sensizlik düşürme içime
Seviyorum seni
“Aşkı tanıttığın için gönlüme.”


BELKİ GELMEM GELEMEM

Sen uzaklarda bekle ben burdayım 
İçimde köpek gibi havlayan yalnızlığım 
Çünkü ben buradayım karanlıktayım 
Belki gelmem gelemem beş dakika bekle git 
Çünkü elimi kestim beni kan tutuyor 
Şarabım bütün ekşi suyum soğuk 
Yanımda olmadın mı seni daha bir çok seviyorum 
Belki gelmem gelemem beş dakika bekle git 

Yüzünü ıslatmadan ağlayabilir misin 
Yarı geceden sonra telefon ettin mi hiç 
Karanlık adamlar hüvviyetini sordu mu 
Ben senin olmadığını arıyorum 
Belki gelmem gelemem beş dakika bekle git 
Belki gelmem gelemem beş dakika bekle git 
Bana ait ne varsa hepsi seni korkutuyor sana ait ne varsa 
Hiçbiri benim değil 
Belki ölmek hakkımı kullanıyorum 
Belki gelmem gelemem 5 dakika bekle git 
Belki gelmem gelemem 5 dakika bekle git

 





















 

Bak Gidiyorum...

Bak gidiyorum...Bırakıp gitmez sandığın ben,ölümü yüreğime aldım işte gidiyorum. Ölüm vuslat belki de belki de hiçlik ölüm. Ama ben ölümü gözü kara bir militan gibi cebime koydum gidiyorum... Bu gidiş ne senden kaçış ne de sana vedâ. Karşı konulmaz bir istek sadece.belki irade dışı, iradenin de yok oluşu bu gidiş. Sen yoksun bu gidişte sevdiklerim yok. Sadece yokluğumun mutlu edeceği gülüşler yol arkadaşım. Sonunda sana kavuşmak yok, ellerini tutup,gözlerindeki denizleri görmekte. Dalgaların çığlıklar gibi haykırışların, kızışların yok. Yani sen yoksun... Her mezar taşı ayrı bir hikâyenin kitap kapağı... Onun için mezarlıklar şehirlerin tarihini anlatır ya... Benim hikâyemin kitap kapağında ne yazacak acaba. Bunca çekilen çilenin, acının,yaşanan güzel şeylerin sonucunda böyle gitmek ne kadar zor Bak gidiyorum ... Dönüşü olmayan bir yola. Gitme hakkımı kullanıyorum elimde olmasa da. İstersen son kurşunu sen sık yüreğime. Senin elinle bitsin bu gidiş. Senin varlığın yoldaş olur belki böylece. Ya da boşver sen bulaşma bu gidişe. Kirlenmesin gözlerin bu seyirle. Sen uçsuz bucaksız ufukları seyret. Belki bir gelen olur uzaklardan beklediğin. Ve bu geliş hiçbir gidişin seni mutsuz etmesine müsaade etmez. Her kar tanesi yeryüzüne inmeden tertemizdir, bembeyazdır. Ne olursa kirlilik adına yeryüzünde yaşanır kar tanesi için. Ben yeryüzüne ineli asırlar oldu... Sadece, ismimin çağrıştırdığı beyazlık kaldı yadigâr. Sen hiç kar denilince siyahı hatırladın mı? Kirliliğimle, yanlışlarımla, ağlatılmışlığımla, aldatılmışlığımla ve en önemlisi yüreğim de taşımaktan yorulduğum sevdamla gidiyorum. Hakkını veremediğim belki hak etmediğim, yıprattığım, yorduğum ve üzdüğüm sevdamla. Bak gidiyorum... Ölme hakkımı kullanıyorum tercih etmesem de. Selâsı veriliyor yüreğimdeki sevdanın Belki kılacak kimse bulunmayacak cenaze namazını sevdamın. Çünkü ben bu sevdayı tek başıma suladım ve büyüttüm kimseden habersiz. Ölümü de sessiz olacak doğumu gibi . Bak gidiyorum.Gitmez sandığın ben ölümü yüreğimin avuçlarına aldım gidiyorum. Türküler sende kalsın ve gülüşler. Ben ağlatılmışlığımla gidiyorum. Mutluluklar senin olsun ben hüzünlerimle gidiyorum. Güneşli günler sana kalsın ben karanlıklara gidiyorum. Bak gidiyorum.Yaşanmışlıkların izleri var yüreğimde Yaşayamadıklarımın kırıkları. Belki anlayamayacaksın beni sen kalmana bak. Ama anlamak istersen beni Züleyha'ya sor, Yusuf'u sevmişliğini. Ya da sen boşver kalmana bak sen... Gözlerini ufuklara dik. Belki uzaklardan gelen beklenen biri, hiçbir gidişe müsaade etmeyecek kadar mutlu eder seni. Sen düşe bile girmesi yasak sevgili... Hayallerim kadar ağır aksak sevgili ... Altından yapılmış mermer zindanlarında vicdanım gibi köle ... Garip tutsak sevgili ...



GÜLLERİ SANA BIRAKIP DİKENLERE GİDİYORUM
Gidiyorum
Bütün acılarımı vurup sırtıma
Umutları bırakıp başucuna
Itırları, menekşeleri, kırgüllerini bırakıp
Şiirlerimi sarıp bohçama
Yüreğimin yangınına gidiyorum
Hoşca kal usulboylum, güzel gözlüm hoşca kal
Gidiyorum
Gözyaşlarımı papatya diye saçlarına takıp
Yüreğimdeki yağmurlarla bir ırmağa akmaya gidiyorum
İçimde yeşerttiğim tüm çimenler sana kalsın
Sana kalsın baharçiğdemleri, kırgelincikleri, kırkkanatlılar
Gülleri sana bırakıp dikenlere gidiyorum
Gidiyorum
Başımda gam gözlerimde nem
Bütün hatıraları bırakıp geride
Usulca çekip kapıyı ardımdan
Alıp başımı gidiyorum buralardan
Şafak sökmeden kimseler görmeden
Yağmurun yağmadığı çöllere gidiyorum
Sevgi dolu yüreğimi bir ıssızda yakmak için
Hoşça kal suyundan çimdiğim dere
Kana kana içtiğim pınar
Sayki yaşamadım bu yerlerde
Nazlı çiçeklerini okşamadım baharın
Bozguna uğramış bir bostanın hüznüyle
Bir yaprağın ürpertisine yazıp ömrümü
Çekip gidiyorum buralardan
Gidiyorum
Bir bilinmeze doğru
Hem yol, hem yolcu olmaya
Acılarımla başbaşa kalmaya gidiyorum
Bütün yıldızları takıp kanatlarıma
Bir kelebek gibi özgürlüğe gidiyorum
Yüreğimin sızılarında damıttığım her şiiri bin kez öperek
Ve sökerek sevgiden yana ne varsa göğsümde
Gecelerin zifiri saçlarında kaybolmaya
Bir ceylanın gözlerinde ağlamaya gidiyorum
Bütün borçlarımı ödedim alacaklarımı erteledim
Artık ne diyecek bir sözüm kaldı sevdiklerime
Ne okuyacak bir şiirim
Gözlerimin içindeki iki damla gözyaşı gibi
Bakmadan ardımdaki uçurumlara
Alıp götürüyorum yüreğimdekileri de
Hoşca kal usulboylum, güzel gözlüm hoşca kal

Seni Çok Özledim?

Seni Özledimm..Daha fazla gücüm yok artık. Ne senin için savaşmaya ne de senden vazgeçmek için uğraşmaya. Zamana bıraktım her şeyi. Zaman çözer mi ki? Sarar mı en derin yaraları? Tek bildiğim ümit etmek. Onu da yapamıyorum artık. Sana da kızgınım artık. Kalbim kırık? madem gidecektin neden geldin bana?her şeyi sana sormak istiyorum. Neden?neden? neden?... biliyorum hiçbir zaman soramayacağım. Aslında bu sitem sana değil. Seni unutmayı her ne olursa olsun başaramayan bana,kalbime. Artık yabancı biri var gözlerinde. Aslında sana tanıdık bana yabancı. Her gün seni onunla görmek. Acıların en kötüsü,üzüntülerin en büyüğü bu belki de. Yaşam öğretirmiş her şeyi. Bana da öğretecek. Ve her acı insanı büyütürmüş diye duydum. Belki de sana teşekkür etmem gerek. Çünkü ben her gün senin sayende büyüyorum. Her gün seni onunla görünce? bazen hüzün çöker insanın üzerine. Ağlamak,bağırmak istersin ama olmaz. O kalbinin orta yerine oturup kalmıştır. Ne yeniden canlanır ne de bırakıp gider seni. Hep oradadır işte. her anımda senden hatıra bana. Yanımda yoksan hüznün var bende. Neşemde,mutluluğumda,en güzel anlarımda hep senden bir hatıra. Hep üzüldüğümü sanma. Senden nefret ettiğimi de. Bilirim aşk nefrete yakındır;bu aşkta ikisi bir araya karışmış. Dedim ya gücüm yok. Ayıramıyorum hangisi var bende. Nerede kalmıştım? Senden nefret edemem ki ben. Her gün seni onunla görünce kendimle savaş veriyorum. Bak diyorum kendime. Bak sen acı çekerken o başkasının kollarında mutluluk sarhoşu. Bak hak ediyor mu bunları? Bak da biraz için acısın. Nefret et ondan. Öğren artık ki aşk değil bu. Bu sevgi değil. Umudunu kaybetme. Yoluna devam et. Ağlama artık. Üzülme. Sil hatıraları. At hepsini. Bir film izlemiştim sil baştan diye. Silsem hafızamdan seni acaba yine aşık olur muyum sana? Onca kalabalık içinde tek seni mi bulurum yine? O filmdeki gibi tekrar mı yaşarım seni? Sakın seni sevmekten pişman olduğumu düşünme. Pişman değilim çünkü. Tek pişmanlık yapamadıklarımızdır derler ya. Bende yapamadıklarımdan pişmanım. Hala nasıl oluyor anlamıyorum bile. Canımı bu kadar acıtırken hala seni nasıl sevebiliyorum? Bugün gidiyorsun. Yüzüne iyi yolculuklar bile diyemeden. Bana veda etmeden. Nasılsa geleceksin değil mi? Gelsen ne fayda. Acılarım diner mi? Ben sensiz yanan bir ateşim zaten. varlığın dindirmez beni,ateşi. Ayrıca bana gelmeyeceğini bilmek. Onun için döneceksin. Orada aklında hep o olacak. Onu özleyeceksin. Aynen benim seni özlediğim gibi. Özlemek. Bunu bana da söylemiştin. Eski anılardan bahsederken. Artık ona söylüyorsun. Bir gün bir yerde karşılaşırsak bende söyleyeceğim sana. Seni çok özledim

 





CANIM SAFİYEM

 

Bilirim ki aşkın bahçesinden bir gül koklayan, şeyda bülbül olurmuş. Bilirim ki aşkın pınarından bir damla içen, ömrünce sarhoş gezermiş. Bilirim ki aşıkların duasıdır kavuşmak 
Biliyor musun, iki gözüm; bugün ayın kaçı? Hangi mevsimdeyiz? Bahar mı, kış mı, sonbahar mı, yaz mı; inan farkında değilim. Sıla ne yana düşer, gurbet ne yanda? Nerdeyim, nasılım? Bilmiyorum.

Dalları fırtınada kopmuş bir ağaç gibiyiz iki gözüm. Her dalımız bir sınır boyunda, her yaprağımız bir ülkeye savrulmuş. Bir yanımız vizeli, bir yanımız kaçak. Çocukluğumuzu, ilk gençliğimizi, geçmişimizi, velhasıl eskiye ait her şeyimizi nasıl özlüyorum biliyor musun?


Zaman geçiyor, hayat geçiyor, ömrümde akşam çanları çalmaya başladı bile. İnsanın mutlulukları, heyecanları, hayatı, yaşadıkları geride kalıyor iki gözüm. Bizim gibileri yıllar geçtikçe daha bir umutsuz oluyor. Anılarla, özlemlerle boğuşmak bizi yıpratıyor. İç acısıyla dolu, yaralı, bin yerinden vurgun yemiş bir gönülle acılara karşı umarsız olmaya çalışıyorum. Belki bir gün son bulacak ufuklarda solar hüznümüz. Hala bir şeyler bekleyerek bulutsu bir sise gömülüyor her şey.

Şimdi ise, gülmek-ağlamak arası monoton bir hayatın girdabında kaldım. Gün ışığına, suya hasret bitkiler gibi tatsız ve tuzsuzum. İşte şimdi böyle bir insan oldum iki gözüm. Evden sokağa her çıkışımda, penceremden dışarı her bakışımda, karabasan gibi çöken sis ve karanlık dokunuyor bana. Oysa ışık umut, umutsa hayat demektir. Ben mi o ışığı yitirdim, yoksa o ışık mı beni; bilmiyorum.

Nedense hep geçmişe bir özlem duygusu büyüyor içimde... İşte böyle iki gözüm. Hangi gündeyiz? Bugün ayın kaçı? Hangi mevsimdeyiz ? Bilmiyorum. Bilsem de, benim için artık hiç bir önemi yok..........

Uzun yıllar önce sevdamı yüreğime yükleyip geldiğim bu yabancı ülkede, koynunda volkanları taşıyan bir dağ gibi sustum. Suskunluğumu delicesine haykırmak isterken, içime ağıları akıttım ve öylece sustum. Kara bir diken gibi yuttum ve içime yığılıp öğlece kalakaldım. İçimdeki yangını, yüreğimdeki yarayı, gözlerimdeki damlayı sorma. Hasretlere dayayıp başımı, hüzünle geçip giden günlere, gecelere döndüm sırtımı iki gözüm. Yorgun ve yaralı. Gönlümün duvarına kocaman bir sevda resmi çizdim, bir de ateş yaktım ocağıma dağ gibi. Ki, okyanuslar söndüremez.

Ben ki, sevdanın çöllerinde ayrılıkların en büyük hasretini çektim Safiye ‘min. Ferhat oldum dağları deldim. Kerem oldum yaktım kendimi. Pir Sultan oldum asıldım, Nesimi oldum yüzüldüm. Kavuşmak için gönlümü yollara düşürdüm. Sonsuz kere kanadım.
Yüreğimdeki yangını, gözlerimdeki hicranı sorma iki gözüm. Acılarımı kimsesizliğime yükleyip, uzayıp giden yollara düştüm. Yorgun, yetim ve yaralı. Aşık oldum, yaktım kendimi. İçimde bin yangınla çıktım yola. Sevgilime şiirler yazmak, şarkılar bestelemek, türküler yakmak en büyük ibadetimdi. Kavuşmak ise en inanılmaz hayalim.

Bilirim ki aşkın bahçesinden bir gül koklayan, şeyda bülbül olurmuş. Bilirim ki aşkın pınarından bir damla içen, ömrünce sarhoş gezermiş. Bilirim ki kavuşmak olmasa sevdalılar, ağlayı ağlayı kör olurmuş.

Aşk olmasa iki gözüm, içimde biriktirdiğim bu yangın olmasa, dolmasa iliklerime aşkın hasreti, bu yangın yüreğimi sarmasa, avuçlarımı yakmasa bu ateş, akar mı damarlarımdaki kan! Bir gün kavuşmak hayali olmasa, nasıl dayanılır bu yaşama, bu kimsesizliğe, bu gurbete, bu hasrete iki gözüm, nasıl?

sorma
ben kimim, adım ne, nereden geldim
kim açtı bu kahrolası çukuru yüreğimde
kimi sevdim, kime özlemim
kaç yıl sevda doldu iliklerime
kaç yıl eksildim.

Tut ki, bir pınarım suyu kesik
Akamadım nazlı nehirlere tut ki
Susturulmuş binlerce türkü
Bastırılmış binlerce acıyım
Baştanbaşa aşk ve ateş

Tut ki, incinmiş bir gülüşüm
Gecikmiş bir düş
Bir ateşin çemberinde
Yarım kalmış sevinçler kanayan

Tut ki, kar altında sevincim
Bütün mevsimlere küsmüşüm

Kanadı kırık bir serçeyim tut ki
Dağlarda koparılmış kınalı bir çiçek

Ateşin zulmünü gördüm
Suyun ihanetini
Baştanbaşa aşk
Baştanbaşa hasret
Susturulmuş
Milyonlarca türküyüm

GİTMEEE

Koşar adım kaçtım
Dün gece son düşümden,
Vazgeçmiş gibiydin...
Hüznüm büyüktü gülüşümden

Söyle yar...
Bu kaçıncı sancılı sonbahar
Bu ne yaman çelişki
Gözyaşlarımla gözlerin arasındaki
Bu naif ilişki...

Ne sevdiğimde sen vardın,,,
Ne sevdiğinde ben yardım!

Söyle yar...
Kaç kez daha vuracağım, vurulacağım...
Seni en çok araladığım baharda
Söyle kaç kez daha
Hüznüne uyanacağım...

Ey yar
Ya gel ya da gitme
Olmazsan gideceğim
Gelmezsen öleceğim
Ne olur son kez 
Ne olur bir bahar daha

Gelemediğin hayatımdan
Gitme...

 

Nolurrrrr Biir daha gitmeeeeeeeeeee..............

TUTSAK SEVDA

Tutsak bir sevda benimkisi, biliyorum
Zincirlenmiş, prangalar vurulmuş
Sürgün bir sevda benimkisi, biliyorum
Yorulmuş, elden ele savrulmuş

Ben unutsam da, ellerim unutmadı saçlarında dolaşmayı, gözlerim unutmadı gözlerinde kaybolmayı ve yüreğim; senden her kaçışımda en büyük karanlıkları, en amansız korkuları ve en derin sessizlikleri bir çığlık gibi yarıp beni sana getiren yüreğim, seni asla unutmadı

Yasak bir sevda benimkisi, biliyorum
Anadilim gibi, tarihim gibi
Yorgun bir sevda benimkisi, biliyorum
Dağlarım gibi, taranmış, hırpalanmış

Gel bahar gözlü tutsak sevdam, ovalarından kaçarak çıktığımız bahar kokulu memleketimize dağlarından koşarak inelim. Masum bir çocuğun duası, elleri nasırlı anaların umudu olsun sevdamız. Ve şunu unutma sevdiğim, uğruna ölümlere gidip geldiğim;

Seni en çok ellerim bağlıyken sevdim ve hüznüm tutsakken özledim.

unutmak ölmekti 

"Sen gittin ; 

Her nefesimde ben hala seni yaşıyorum 

Unut dedin; 

Sensizliğe inat ben hala seni seviyorum...” 



Sinemi hançerledin, içime akıttım zehirini. 

Sevdamı közledin, gözyaşımla ıslattım ateşini. 

Unut dedin, inadına yaşattım sevgini. 

Unutmak, ölmekti; ben unutmadım. 

Sensizliğe inat hep içimde “seni “yaşattım. 



Karanlıklarda boğdun, gözlerinde aydınlattım içimi. 

Dilimi susturdun, nefesimde yaşattım yetim sevgimi. 

Güneşimi kuruttun, gölgelerine bağladım yüreğimi. 

Unutmak, vazgeçmekti; ben vazgeçmedim. 

Zulmüne inat hep son nefesimde “ adını” diledim. 



Yollarıma pusu kurdun, kanımla yazdım gözlerini. 

Üçayaklı darağacı sundun, son nefesimde andım ismini. 

Unutmak, ölmekti; ben unutmadım. 

Hicranına inat yetim gönlümde hep seni sevdim. 



Unutmadım ve yaşıyorum.. 

Ya sen ?



Senden önce, senden sonra... 
 

Senden önce de maviye çalardı gökyüzü, ama bakmazdım 
Görmezdim kuşların kanatlarının uçarkenki süzülüşlerini 
Elmaydım, bir tarafım yarımdı, etkisizdim çarpma işleminde 
Bilmezdim gecelerin sadece yalnızlar için soğuk olduğunu, 
Utanmazdım, bırak erkekliğimin insanlığımın zaaflarından bile 
Annesiz öksüz, babasız yetim, sensiz ben herhangi biriyken 

Şiirsizdi kelimelerimin anlamları da… 

Vücut bulurken aşk tepeden tırnağa bende, titremekte her yerim 
Gördüğüm her renk kendine tonlanmakta, bedenim çıra neye dokunsam yanmakta 
Dinledikçe sesler bestelenmekte, tüm kokular teninde ıtır ıtır açmakta 
Ve doğururken aşk kendi kendini, her seferinde seni sevdiğimi söylediğimde 
Nice tadılmamış tatlar kazanmakta hayatın anlamı 
Dünde anılar, bugünde an’lar, seninle yaşanacak yarınlar biriktirirken 

Kelimelere ihtiyacı yoktu şiirin de…



Bilmezdim Sevginin de Bir Rengi Olduğunu
 
An olur, deli sevdamın suskunluğunu yüklenirim bir başıma. 
An olur, buluşur yüreklerimiz en masum sevda yollarında. 
Umut ki, bitivermiş daha yolun en başında... 
Ne yolumdasın ne yolsun sen bana... 
Bilmezdim ışıksız yollarda umuda kavuşmanın yorgunluğunu, 
Bilmezdim, umudun bir renginin de siyah olduğunu. 

Gece olur, en parlak yıldıza takılır dalar gözlerim... 
Gece olur, aniden kayar gider yokluğuna yıldızım. 
Gölgen ki, düşüvermiş kalbime.. 
Ne yakınsın ne uzaksın sen bana. 
Bilmezdim hayalinin aynalarda da konuştuğunu... 
Bilmezdim, gözlerinin gökyüzünde de durduğunu. 

Gün olur, buz dağından kopan bir buz parçası kadar soğuk, 
Gün olur, ısıtır evrenimi güneşimin içime çizdiği ufuk... 
Sevgin ki, yakıvermiş ateşiyle, 
Ne sıcaksın ne soğuksun sen bana.. 
Bilmezdim sevginin de ateşten bir gül olduğunu.. 
Bilmezdim, gökkuşağının da çiçek gibi solduğunu. 

Mevsim olur, damarlarımda dolaşan kan cehennem sıcağında kavrulur. 
Mevsim olur, yüreğimde kopan fırtınalar kızgın çöllere savrulur. 
Şefkatin ki, sarıvermiş ruhumu... 
Ne ellerindeyim ne ellerimdesin sen bana 
Bilmezdim yağmurun suyu da hasretiyle kuruttuğunu, 
Bilmezdim, çölde gezinen yaralı bir ceylanı yüreğinden vurduğunu... 

Neşe olur kahkahalarla ağladığıma güler geçerim... 
Neşe olur, mutluluğu martıların sesinden dinlerim. 
Gülümseyiş ki, dönüvermiş hıçkırığa içimde... 
Ne yalansın ne doğrusun sen bana... 
Bilmezdim bir gülümseyişin kadehlerde gözyaşı sunduğunu. 
Bilmezdim, dudaklar gülümserken yüreğe kan dolduğunu. 

Son olur, ayrılık heceleri bir bir kıyıya vurur... 
Son olur, sözler biter şiirler nağme nağme konuşur. 
Adın ki şiir oluvermiş dudaklarımda, 
Ne aşkımsın ne canımsın sen bana. 
Bilmezdim her aldığım nefeste ölümü soluduğumu, 
Bilmezdim, canımsın dediğim minik kuşumun kafesinden kanatsız uçtuğunu...




 
  Bugün 6 ziyaretçi (6 klik) kişi burdaydı!  
 
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol